Dostlar, Romalılar, Vatandaşlar, dinleyin;
Ben buraya Caesar’ı gömmeye geldim, övmeye değil.
İnsanın ettiği kötülük yaşar ardından,
İyilikleriyse toprağa girer kemikleriyle.
Bırakın, öyle olsun Caesar için de.
Demem o ki, eğri oturup doğru konuşalım.
GlütenSİZ meselesi hassas mesele.
Prof. Dr. Canan Karatay’ın dediği gibi, piyasada glütensiz iddiasıyla satılan pek çok ürün aslında gluten (glüten) içeriyor. Çünkü çapraz bulaşma söz konusu. Kadıncağız bu doğruları yılmadan, dahası korkmadan söylüyor diye, yükleniyorlar dört koldan. (Türk Kalp Vakfı’nın, margarini öve öve bitiremediği, dahası tavsiye ettiği reklamlar izliyoruz; hal böyleyken, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmalarına şaşmamak lazım.)
Nerede kalmıştık? Çapraz bulaşma diyordum.
Yani buğday öğütülen bir tesiste, aynı imalat bandında glütensiz diye bildiğimiz mısır üretiliyorsa, glütenin bulaşmaması imkânsız.
Keza pirinç; buğday ile aynı değirmende öğütülüyorsa çapraz bulaşmaya maruz kalır.
Olur size glutenli pirinç unu.
Uçuşma yoluyla bile bulaşabilir.
Hindistancevizi rendesi, kakao, tarçın bile gluten içeriyor olabilir; maruziyet düşük dahi olsa.
Hal böyleyken otistik çocukların veya çölyaklı kişilerin kullandığı tabak, çatal, kaşık evde ayrı tutulmalı.
Yemeklerinin piştiği tencere, yemek hazırlığı esnasında kullanılmış ve glutenli gıdaya temas etmiş süzgeç, tahta kaşık, kepçe vb gereçlerin, kesinlikle Otistik/Çölyaklı bireylerin gıdalarına dokundurulmamalı. Öyle ki kullandığınız fırında daha evvel buğday unlu bir kek piştiyse, daha sonra Çölyak’tan muzdarip biri veya otistik bir çocuk, glütensiz olduğunu düşündüğünüz bir şey yediyse, bilin ki aslında o gıda glütensiz değil. Çünkü gluten bulaştı.
Çölyakla Yaşam Derneği sitesinde yer alan bilgiye göre; ince bağırsakta tahribata yol açarak hastalıklara neden olabilmesi için bir çay kaşığı un, buğday ya da bulgurun sekizde biri yeterli oluyormuş! Yani bu miktar bile zararlı.
Glüten intoleransının üst seviyede olduğu başlıca 2 sorun var: Çölyak ve Otizm
Ancak günümüzde Gluten İntoleransı = Çölyak deniyor.
Bu acıklı derecede eksik bir yönlendirme.
Bugün romatizmadan depresyona, pek çok rahatsızlığın temelinde gluten intoleransı var.
Genetiği değiştirilmiş buğdayla hayatımıza girdi.
Anne karnındaki bebeklerimiz bile böyle beslendi. L
Kendi adıma, hamileliğimde bu bilinçte değildim.
Yeri gelmişken, otizm ve gluten ilişkisi konusunda mutlaka önerdiğim 2 kitap olacak:
Otizme Çözüm Var (Prof Dr. Ahmet AYDIN, Uz. Dr. Cem KINACI)
Mutluluk Kürleri (Dr. Ümit AKTAŞ)
Mutluluk Kürleri sadece gluten hassasiyeti veya beslenme alışkanlıkları üzerine değil; tahrip olmuş bir bağırsağı onarabilecek harika bilgi ve öneriler de içeriyor. (Arkadaşlarıma en sık hediye ettiğim kitap bu oldu son dönemde.)
Bugün çeşitli sitelerde, glutensiz başlığıyla pek çok tarif görüyorum.
Yurtdışı sitelerde bile alenen gluten içeren ürünlerin olduğu tarifler var!
Hal böyleyken, kendi adıma ne yapıyorum?
Günümüzde gerek organik gerek glütensiz konuları, hunharca manipüle edilir olduğundan (hadi daha net olalım; alenen sömürüldüğümüzden), bilhassa dürüstlüğüne prim verdiğim markaları kullanmayı tercih diyorum. Birine güvenmek ve bir yerden başlamak zorundayız.
Tahıllardan tümüyle kurtulmak en iyisi, ama yılların alışkanlığını bir çırpıda bırakmak mümkün olmuyor. O sebeple güvendiğim markalardan alıyor, çapraz bulaşma riskini de göze alarak kendi ekmeğimi, kekimi, kurabiyemi kendim yapıyorum. Kötünün iyisi diyelim.
Bugün Mtarbaks’ta bir kahveye, HeyGidiKocaŞefler’de bir Carpaccio Pizza’ya, krema bile değil kremşanti boca edilmiş pastalara ne paralar ödeniyor.
Bir kez Bağdat Caddesi göbeğinde, bir kez de Moda’da, hatırı sayılır bir mekanda, Tramisu’dan zehirlendim. Paranla rezil oluyorsun.
Gıda söz konusuysa, maliyet hesabını olabildiğince bir kenara bırakmalı.
Feragat edebileceğiniz başka ne gereksiz masraflar olduğuna eminim.
Ben henüz işten ayrılmadan evvel, şirketten bir grup arkadaşımla, evden yemeklerimizi getirir ve işyerinin kafeteryasında tüketir olmuştuk. Derken grubumuz büyüdü.
Bana yıllar evvel Karatay Hoca önermişti evde hazırlamamı. Dışarıda yemememi…
Sürekli ama sürekli tavuk veya ton balıklı salata yiyordum. Sayesinde, konserve ve tavuktaki hile hurdadan haberimiz oldu. Kolay değil bu düzeni sağlamak; ama işyerinize her gün biraz evde mayaladığınız yoğurt ile uygun bir yemek götürmeniz, midenizi ne kadar rahatlatacak bilemezsiniz.
Haftada birkaç gün bile yapsanız fayda.
Son olarak psikiyatr Suruchi Chandra’ya (*) kulak verelim:
“Bir psikiyatr olarak öyle vakalarla karşılaştım ki, ne yapılacak herhangi bir şey ne de bir umut vardı. Aslında bu durum, psikiyatrik bozuklukların neredeyse tamamı için geçerli. Depresyon, bipolar bozukluk, otizm gibi problemlerde ilaç tedavilerinin işe yaramadığını görüyordum. Psikiyatriyi sorgulamaya başladım. Yanlış yaptığımız, atladığımız bir şeyler vardı. Bu noktada, bütüncül tedavilerle ilgilenmeye başladım ve otistik çocuklarla, yetişkinlerle çalışmaya başladım. İlerleme inanılmazdı. Yetişkinlerde bile büyük gelişmeler elde ediyorduk. Tamamen iyileşen birçok vaka gördüm.
Bir defasında 4.5 yaşında otistik bir çocukla çalıştım. Aslında otizm için geç bir yaş olarak kabul edilir, zaten ebeveynleri de pek umutlu değildi. Kliniğe, otistik çocukların çoğunda olduğu gibi karın ağrıları ve kabızlık şikâyetleriyle gelmişti. İlk yaptığımız şey glüteni ve şekeri tamamen kesmek, probiyotik zengini bir diyete başlamak ve bu diyeti bazı besin takviyeleriyle desteklemek oldu. Bunların yanında, hareket terapisi gibi tutucu psikiyatrların pek onaylamadığı terapiler de uyguladık. Bugün 10 yaşında, yaşıtlarıyla normal bir okula gidiyor, hiçbir problemi kalmadı.”
(*) Environmental Exposures, Autism and Developmental Delays – An Approach From an Integrative Psychiatrist
Benim gibi bir Selanik kızı için kolay mı sanıyorsunuz hamur işinden, şekerden uzak durmak; nihayetinde, elimden geldiğince çabalıyorum. Bu blog da buna giden yolda adımlarımı içeriyor, dostlarla paylaşıyorum, hepsi bu… Denediğim ve çok beğenilen tariflerimi ekliyorum. Paleo diyete göz kırpanlar da oluyor aralarında, raw (çiğ) de olacak zamanla. Ama kategorize etmiyorum; zaman da yok fırsat da. J
Kalın sağlıcakla!
Ve unutmayın! Bağırsakta sorun varsa, beyinde de sorun vardır.
Ve yine unutmayın: Bir anne, sadece yoğurt mayalayarak bile çocuklarının hayatını değiştirebilir.