Basitçe “polar” olarak adlandırılan sentetik yapağı, başlangıçta yünü taklit etmek için icat edilen, polyesterden (genellikle) veya bir karışımdan yapılmış sentetik bir kumaş türü.
Üretim sırasında, sentetik elyaflara daha fazla hacim kazandırmak için kumaş fırçalanır; bu da malzemeyi koyun yünü yapağı gibi yumuşak ve “tüylü” hale getirir.
Polar ve yünün karşılaştırılması bazı kafa karıştırıcı terminolojiye yol açıyor. Bazen koyun ve benzeri memelilerin derisini kaplayan, hayvan kürkü gibi işlev gören doğal bir elyaf olan “yün yapağı” terimini duyarız. Lifler kırkılarak toplanır ve işlenerek yün olarak bildiğimiz kumaşa dönüştürülür. “Yün yapağı” terimi bu işlenmemiş yünü ifade eder. Kısaca “yün” dediğimiz son yün tekstil, binlerce yıldır sıcak tutan giysilerin üretiminde kullanılıyor. Diğeri ise sentetik. Ancak iki kumaşın da sıcaklık, su geçirmezlik, dayanıklılık ve antimikrobiyal özellikler gibi pek çok niteliği var.
Poların Artıları:
Hafif
Hızlı kuruma
Kolay bakım
Yün gibi çekmez
Bazı yünler gibi çok yumuşak ve kaşıntılı değil
Poların Eksileri:
Düşük suya dayanıklılık
Islak olduğunda yalıtım değeri yok
Ateşin yanında veya sıcak kurutucuda eriyebilir
Yüksek miktarda statik elektrik üretme eğilimindedir; bu da tüy, toz ve evcil hayvan tüylerinin birikmesine neden olur.
Ancak koşma, yürüyüş veya bisiklete binme gibi yüksek yoğunluklu bir aktiviteyle meşgulseniz, bu tür rüzgâra dayanıklı yalıtım çok iyi bir şey gibi görünse de terlemenize neden olabilir ve bu da soğuk havalarda ters etki yapar. Kötü bir kokuya da sebep olur. Kullanılan boya vb kimyasalların da bunda payı var.
Eğer polar bir giysi suyu emerse, yünden farklı olarak, kullanıcıyı yalıtmaya devam etmeyecektir.
Yünün Artıları:
Hafif
Bir kısım su itici
Islandığında yalıtım sağlayan
Alev geciktirici
Nefes alabilir
Merinos yünü, terli taban katmanlarımızın (tenimize değen ilk katman) kötü kokmasını önleyecek doğal antimikrobiyal özellikler içerir. Çünkü yün, doğal olarak nefes alabilir.
Yün ıslanabilir ve su ona zarar vermez; koyun ve benzer memeli türlerindeki sıcak, yalıtkan tabakanın kökeni göz önüne alındığında bu şaşırtıcı değil. Yün bir kazak giyerek sağanak yağışa yakalanırsak, doğal olarak suyu iterken bizi yine de sıcak tutar. Ayrıca yün yanarken sentetik olan elyaf eriyor.
POLARA YAKINDAN BAKALIM:
Polar, tipik olarak polietilen tereftalat (PET) adı verilen bir tür polyesterden veya diğer sentetik elyaflardan yapılan sentetik bir yalıtım kumaşı. Hafif olması ve terlemeyi önleme özelliği nedeniyle oldukça rahat ve hızlı kuruyan bu kumaş, spor giyim ve kışlık giysiler için yaygın bir seçenek.
Genellikle sentetik elyaf kullanılarak yapılıyor oluşu, poları, yüne vegan bir alternatif haline getiriyor.
Çevreci söylemlerle öne çıkarılması bundan. Bununla birlikte, geri dönüştürülmüş PET kullanan “Eko-polar”, enerjinin yanı sıra ana bileşen olan ham petrolden de tasarruf sağladığı için daha iyi bir seçenek olarak sunuluyor. Ayrıca çöplüklerdeki şişe sayısını da potansiyel olarak azaltıyor. Polar teknolojisi sürekli gelişiyor; ipliği artık kaşmir kadar ince ve hatta geri dönüştürülmüş plastik şişelerden bile yapılabiliyor.
Oysa sentetik elyaflar, geri dönüştürülmüş olsun ya da olmasın, biyolojik olarak parçalanmadıkları ve atık sularda bulunan pestisitler gibi zararlı kimyasal kirleticilerin moleküllerine bağlanma eğiliminde oldukları için çevre için sorun teşkil ediyor aslında.
Bu sentetik mikrofiberler tehlikelidir; çünkü boyutları, balıklar ve diğer yabani hayvanlar tarafından tüketilmelerine, besin zincirinde giderek daha yukarılara çıkmalarına ve bize ulaşana kadar toksinlerin yoğunlaşmasına neden olur. Yine polar yenilenemeyen kaynaklardan yapılır ve onu rüzgâr geçirmez veya suya dayanıklı hale getirmek için ekstra bir kimyasal kaplamaya ihtiyaç duyar, bu da çevre için iyi değil.
Çevreye etkisi böyle. Peki mikro bazda, insanı konuşalım: Polar, hafifliği, sıcaklığı ve renkliliğiyle ve aynı zamanda BARİZ UCUZLUĞUYLA sıklıkla tercih edilir hale geldi ve soğuk havalarda giyinme şeklimizi tamamen değiştirdi.
Santa Barbara’daki Kaliforniya Üniversitesi’nde yakın zamanda yapılan bir araştırma, sentetik polar ceketlerin her yıkamada ortalama 1,7 gram mikrofiber veya 250.000 kadar sentetik elyaf saldığını ve eski ceketlerin neredeyse iki kat daha fazla elyaf döktüğünü buldu. Besin zincirimize giriyor. Bu kumaşlar, formaldehit ve bilinen kanserojen maddeler gibi kimyasallarla işlenebiliyor. Ve tabii tümünü, cildimizden bünyeye alıyoruz. Vücut ısısıyla kısmen terle çözülüp cilt tarafından emiliyor.
Yüne göre daha hafif ve daha az kaşındırıcı bir alternatif olsa da onun gezegen üzerindeki ve nihayetinde hayvanlar ve biz tüketiciler üzerindeki etkisi, poları o kadar da iyi bir seçenek haline getirmiyor ve bilinçli tüketicinin dolabında mümkün olan her yerde bundan kaçınılmalı.
Özetle: Sentetik giymeyi bırakmak için tonlarca neden var. Kişisel olarak kansere neden olmaları vb değil mesele. Yani ister 100 derece ister -60 derece olsun cildinize en yakın olan (temas eden), doğal kumaş olmalı. Aksi takdirde kendimizi plastik sargıya sarmak gibi… Mikroplastik saçıyorlar. Gözeneklerimiz bunları emiyor; oysa belki çiğnesek bu denli zarar vermezdi.
Polyester ve polara maruz kalma; 3 gün sonrasına kadar döküntülere, kaşıntıya, kızarıklığa, egzamaya, dermatite, kabarmaya neden olabilir veya hassas cilde sahip kişiler için mevcut cilt problemlerini daha da kötüleştirebilir.
Polar ile başladık ama asıl kök polyester: Polyester, toksik öncüller zincirinin son ürünü. İçinde birçok toksik kimyasalın bulunduğu sentetik bir malzeme. Taş kömürü ve petrol ürünlerinin katranından yapılıyor. Yani polyesterin hammaddesi taş kömürü ve petrol ürünleri. İki çeşit polyester var: Kimyasal ve sentetik.
Polyesterin rahatlığının insanlara ve çevreye yüksek bir bedeli var. Üretimden dağıtıma ve imhaya kadar kimyasal izler bırakır ve insan vücudunu, hayvanları, havayı ve suyu etkiler. Polyester kumaşın ana çekiciliği; ucuzluğu ve dayanıklılığı. Lüks moda evlerinden ucuz moda markalarına kadar bu sentetik malzeme, üretim sürecinin temel öğesi haline geldi.
Lakin…
Polyester solunum yolu sorunlarına neden olabilir. Polyester yatağımızda olmamalı; polyester kumaşların aşırı kullanımı kronik ve ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir.
Polyester cilt sorunlarına neden olabilir veya cilt sorunlarını daha da kötüleştirebilir. Ayrıca döküntü, kaşıntı, kızarıklık, egzama ve dermatiti etkilediği veya mevcut cilt problemlerini daha da kötüleştirdiği gösterilmiştir. Yani zaten hassas bir cildiniz varsa, polyesterin yatağınızda/teninizde olmaması gerektiği açık.
Biyolojik olarak parçalanması 200 yılı bulabilir. Ayrıca üretimi suya toksinler atıyor ve havaya birçok kirletici madde yayıyor.
Ayrıca polyester iç çamaşırlarının, erkeklerde sperm sayısını azaltabildiği gösterilmiş.
Polyesterin özellikle çocukların bağışıklık sistemlerini etkilediği de gösterilmiş. Dr. Theresa Warner, polyester gibi sentetik malzemelerde bulunan zehirli kimyasalların tehlikeleri konusunda uyarıyor. Şöyle diyor: “Çocuklar özellikle kimyasallara karşı savunmasızdır. Olgunlaşmamış bağışıklık ve karaciğer detoksifikasyon sistemleri, çamaşır suyu, boyalar ve toksik bileşikler gibi şeylere yetişkinlerden çok daha duyarlı olmalarına neden olur.
Çocuklarınız için doğru kumaşları seçerken birçok faktörü göz önünde bulundurmanız gerekir. Genel olarak, kumaşa ne kadar az kimyasal işlem uygulanırsa ve kumaşa daha az kalıp ve apre eklenirse, malzemenin olumsuz/alerjik reaksiyona neden olma olasılığı da o kadar az olur.
Kumaşlar ikiye ayrılır: doğal malzemeli ve sentetik.
Çocuklarda sentetik elyaflardan kaçınılmalıdır. Genellikle birincil kaynaklar olan petrol ve selülozdan (pamuk astarları ve odun hamuru) yapılırlar. Nefes alamaz ve emilemezler, bu da onları yazın sıcak, kışın soğuk yapar. Çoğunlukla, statik yapışmaya neden olan ve kimyasal spreyler gerektiren bir elektrik yükü taşırlar.
Poli karışımlar ve selüloz bazlı sentetik kumaşlar (suni ipek, asetat ve triasetat) ağır kimyasal cilalar gerektirir. Bu toksik kimyasallar alerjilere, kimyasal hassasiyetlere ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.”
“Doğal kumaşlar arasında pamuk, keten, yün, kaşmir ve ipek yer alıyor. Çocuklar için en iyi kumaş %100 pamuktur. Geleneksel pamuk çoğu mağazada satılan türdür. Pestisit kullanımına bağlı olarak bazı çevresel sakıncaları olsa da genel olarak hipoalerjenik, yıkanabilir, nefes alabilen, yumuşak ve dayanıklıdır.
Çocukların tüm “pijamalarının” federal yanıcılık standartlarını karşılaması yasa gereği zorunlu. Alev geciktirici kimyasallarla işlem gören kumaşların çoğu sürekli olarak toksik formaldehit gazı yayar. Milyonda 0,1 ppm seviyesinin üzerinde formaldehit gazının uzun süre solunması baş ağrısı, baş dönmesi, göz ve boğazda kaşınma, burun tıkanıklığı, öksürük ve bağışıklık sistemi anormallikleri gibi birçok sağlık sorununa neden olur.”
(POLYESTER üretimi sırasında havaya salınan emisyonlardan bazıları, uçucu organik bileşikler, partikül madde ve solunum yolu hastalıkları gibi sağlık sorunlarına neden olabilecek asit gazları içerir. Polyestere maruz kalmak ayrıca insan derisinde antimon izleri bırakır. Antimonun deri yoluyla vücuda emilip emilemeyeceğini henüz netleştirilmiş olmasa da antimon tanınmış bir kanserojendir ve kalp, akciğerler, karaciğer ve cilt için toksik olabilir. Ayrıca, antimonun uzun süreli solunması kronik bronşit ve amfizeme neden olabilir.)
Elbette hayatımız boyunca toksik kumaşları/tekstilleri tamamen ortadan kaldıramayacağız; ancak birçok firma, giysilerin astarına kadar üretim karışımında ne kullanıldığı konusunda daha bilinçli ve şeffaf hale geliyor. Markalarda çaba olması da bizlere bağlı. Adil üretim ise konunun bambaşka yüzü.
Bitki bazlı lifler
Geri dönüştürülmüş pamuk
Pamuk dünyadaki en yaygın kumaşlardan… Geleneksel pamuk, yetiştirilmesi en fazla su tüketen ve kimyasalların en yoğun olduğu ürünlerden biri. Çok fazla pestisit kullanılmasını gerektiriyor ve sonuç olarak gezegene ve onu yetiştiren insanlara zarar veriyor.
Organik pamuk, geleneksel pamuğa göre daha düşük etkili bir alternatif olabilir ve son yıllarda yükselişte. Teorik olarak zararlı pestisitleri ve diğer kimyasalları üretim sürecinden çıkarmaya çalışarak pamuk üretiminin çevresel etkisini en aza indirmeyi amaçlamışlar. GOTS sertifikalı pamuk, gezegene ve onu yaratan insanlara zarar vermeyen, bilinçli olarak yetiştirilen pamuk için sıklıkla başvurulan tavsiye. Ancak, organik olarak pazarlanan elyafların çoğunun öyle olmayabileceği keşfedildiğinde, organik pamuk sertifikasyonu yakın zamanda ateş altında kaldı: The New York Times’ın bir raporuna göre, “sorunun merkezinde fırsatlarla dolu şeffaf olmayan bir sertifikasyon sistemi var. Dolandırıcılık nedeniyle.” Maddi boyutu geçtim; sertifikasyonda şaibeler burada da karşımıza çıkıyor.
Organik kenevir
Dünyanın en eski liflerinden biri olan kenevir artık pek çok yerde. Esrarın “ayık kuzeni” son derece çok yönlü: gıda, ilaç, yapı malzemesi, kozmetik olarak kullanımı yanı sıra yüzlerce yıldır kumaş olarak da yetiştirilip kullanılmakta. Kışın sıcak, yazın serin kalmaya yardımcı olup yıkadıkça daha yumuşak hale geldiği biliniyor.
Kenevir ile ilgili en güzel şey, dünyanın her yerinde yetiştirilmesi, çok az suya ihtiyaç duyması, böcek ilacı gerektirmemesi ve içinde büyüdüğü toprağı doğal olarak gübrelemesi… Bu da onu diğer mahsullere göre çevre için çok daha iyi hale getiriyor. Ancak kenevirin her zaman organik anlamına gelmediğinin ve birçok çiftçinin hâlâ çevreye zarar veren gübre kullandığının farkında olmak önemli. (Kenevir alırken organik olduğundan emin olup satın almayı düşündüğümüz markayı iyice incelemek lazım.)
Geri dönüştürülmüş yün
Yün, uzun ömürlülüğü, sıcaklığı ve rahatlığıyla bilinen dayanıklı, hayvansal kaynaklı bir elyaftır.
İtalya’da Manteco tarafından geleneksel olarak işlenen geri dönüştürülmüş yün, çevresel ve etik etkileri önemli ölçüde azaltıyor ve halihazırda dolaşımda olan elyafın büyük bir kısmı nedeniyle arzu edilen bir geri dönüştürülebilir seçenek haline geliyor. Neden Türkiye değil? İpek, keten olduğu kadar yün de ülkemizde biz çocukken revaçtaydı. Şimdi ise %100 yün bir kazak için bir servet ödemek gerekiyor. Hakikaten çok üzgünüm bu konuda.
Sözün Özü: Herkes, herhangi bir şeyi, aleyhimizde bile olsa muazzam bir laf kalabalığı ile pazarlayabilir. Ekonomik darboğaz da cabası. Yine de beden yalan söylemez, manipüle de edilemez. Instagram hesabıma 30 saniyelik bir video koydum şubat (11.02.2024) ayında ve sordum: “Polar giydiğinizde eklem ağrılarınızda artış hissettiniz mi? Bilhassa çocuklara giydiriyorsanız öksürükte artış hissettiniz mi?”
Binden fazla yorum geldi ve okumanızı isterim. Alerjik çocukların anneleri, doktorlarının bu konuda uyardığını belirtmiş. Romatizmal ağrıları tetiklediğini yazanlar da çok olmuş. Tüm danışıklı dövüş araştırmalar, gezegeni koruma gayesiyle yünden soğutmaya gayret eden ve bizi sentetiğe boğan yaklaşımlar artarak devam ederken, bu deneyimleri önemsiyorum.
Gezegeni kurtarmaya özel jetleriyle giden ve fosfor bombalarını çerez gibi kullanan zihniyet, bize zeytinyağı ve yünü senelerce kötüledi. Geç olsa da uyandık ama bu defa zeytin ağaçlarımız havuzlu (!) sitelere dönüşmüştü bile. Hayvancılığın da bitirildiği şu günlerde, proteini böcekten alma güzellemeleri ünlülerce üzerimize boca edilmeden evvel, yünün ve bitkisel protein kaynakları bol olsa bile hayvansal proteinin biricikliğinin ve öneminin anlaşılması dileklerimle bitiriyorum. Ve hatırlatıyorum: 100 süper gıda kitabında, hamam böceği kızartması yok. Ama “Osmanlı Geleneği” olarak vurgulanan pastırma var. Artık torunlar; kavurma mı böcek mi yer, plastiğe mi yüne mi sahip çıkar, göreceğiz.