Doğumdan 2 ay kadar sonra idi. Yara içinde emzirme çabalarım ve kronik uykusuzluğum sürerken bir Pazar sabahı koltukaltımda müthiş bir sızı ile kalktım. Sabah dediğim gece yarısı 4.
Bebek emmiyor, iştahı mı yok derken göğsümün taş kestiğini ve omuzdan 1 karış aşağısına dek zonkladığını fark ettim. Şişliği görünce bebek emmediği için olsa gerek diye düşünüp 1 saat kadar elle sağmaya çalıştım, damla damla geliyordu süt ve o kadar acemiyim ki herhalde bu, normal akış hızı diye düşündüm. Saat 6ya doğru çok üşümeye ve titremeye başladım. Ateşim olduğunu fark ettik. 37.3 civarı idi.
O zamana dek süt sıtması diye bir şey duymamıştım. Ateş hızla artarken hastaneye gitmeye karar verdik ve acil servise gittik. Beylikdüzü’nde bir hastane. Vardığımızda ateşim 38.2 olmuştu.
Muayene ardından beni üşümeme rağmen atlet ile bıraktılar ve sanayi tipi bir pompaya bağladılar. Sütü çektiler. Tabi bunun nasıl acılı bir süreç olduğunu anlatmayayım, sözler zaten yetersiz kalır.
Günlerden Pazar ve eşim de en az benim kadar telaşlı.
Biz süt sıtması veya lohusa sıtması veya mastit diye bir şey duymuş olsak iyice araştırır ve mutlaka bir pompa edinirdik pimpirikligiller olarak. Sürekli aynı şey olacak gibi panikledik ve maalesef aslında acele ettik. Toplu iğne alsa, satın almadan evvel yorumlarını okuyan ben, o panikle ya yine olursa tırsınca, hastane çıkışı hemen bir AVMye gittik ve e-bebek mağazasında ilk denk geldiğimiz pompayı aldık: AMEDA.
Doğum iznim süresinde 25 kere kadar bu durumu yaşadım! Doğru okudunuz. 2 defasında hastanelik oldum ve gördüm ki pompanın feriştahı olsa bu kilidi çözemiyor, bebek emerek uğraşarak açmadığı sürece, kapana kısılmış gibi çaresizsin. O kadar kötülerini yaşadım ki (hep de sağ tarafta, yani ikisi aynı anda değil), 4 gün süreyle taş kesip açılmadığı oldu ve doktorun aceleyle ultrasona aldığını ve açılmazsa cerrahi müdahale gerekecek dediğini hatırlarım. Ayrıca her kilitlenmede, geri dönüşü olmayacak şekilde süt kanallarının tıkandığından söz etmişti… Uyutmaz, gezdirmez bir de ameliyat mı gerekecek endişesi cabası…
(Başınıza gelirse aklınızda olsun: Eczaneden kantaron yağı alıp günde birkaç kez, dayanabileceğiniz en yüksek sıcaklıktaki suda ciddi ciddi bastırarak masaj yapmanız gerekiyor. Duşa girmeden 10 dk önce yağı sürüp iyice yediriyor ve duşta da yine yağ ile masaj yapıyorsunuz. Kanallar açılınca gerisi bebeğe kalıyor. Hemen mucize beklemeyin, zaman alıyor.)
İşbaşı yapınca pompamı aktif kullanır oldum. Çok ağır aksak çekiyordu sütümü ve ben aylarca normal olduğunu sanarak, başka marka deneyimim de olmadığı için pompamı sabırla kullanmayı sürdürdüm.
Sağım odasında kimi arkadaşlar 20 dk’da sağımı bitirip çıkarken ben 2 kat uğraşıyordum. Zamanla çekme gücü iyice azaldı ve ben, 3 ay kadar sonra, artık işyerinde sağmayı bırakma kararı aldım; uğraşmanın manası yoktu. Buraya kadarmış diye düşündüm.
Tam o sıralarda Philips Avent ‘Süt Saatim‘ projesi kapsamında, emzirme odamıza bir Avent pompa hediye edildi. Avent kullanan arkadaşlar da vardı ama kimsenin pompasını ne ödünç almak isterim ne de kendiminkini ödünç vermek. Bebek için tehlikeli. İşyerinde hijyen çok mümkün olmuyor, bilirsiniz.
İnanılmaz bir alet! İnovasyon dedikleri bu olmalı diye düşündüm; mükemmel bir gözlem ve simülasyon ürünü. Ameda çok ama çok can yakıyordu, Avent’in ise silikon yastıkları var ve çok nazik. Kararlı ve nazik diyelim. Çünkü çekiş gücü mükemmel. Ayrıca yine proje kapsamında odamıza bir sterilizasyon aleti de hediye edilmişti ki bu sayede birkaç kişi ortak kullanabiliyorduk.
O sayede birkaç ay daha sağmayı devam ettirebildim, sonrasında doğal olarak süt azaldı ama bu konuda Philips’e teşekkürü borç bilirim.
O zaman dek bebek ürünlerinden Avent emzikleri biliyordum sadece, çünkü çok severek kullanıyordu güneşim (evet doğru, emziğe alıştırdım, mecbur kaldım, sizin hiç kolik bebeğiniz oldu mu? Benim bir kere oldu, şok oldum!)
Bir gece yarısı karyola altına kaçırıp kaybediverince almıştık boyumuzun ölçüsünü ve güneşimin baş ucunda 2 emzik yedekler olmuştuk. İlk yedeğimiz, Migros’tan aldığımız, bir hayli ekonomik diğer bir marka oldu; emmeyip ağzında döndürüp dolaştırıp diliyle dışarı itiverince, anladık ki Avent emziklerin de müptelası olmuş.
Bugün güneşim, gün ışığım Kaan 2.5 yaşında ve hala emziği bırakmadı. Durun hemen kınamayın bence, bekâra hanım boşamak kolaydır, büyük söz söylemeyin. Halan Avent’in 6-18 emziklerini alıyorum.